40 yaş sonrası senede bir kere göz muayenesi olunmalı – SAĞLIK
Halk arasında kara su hastalığı veya göz tansiyonu olarak da bilinen ve kendini belli etmeden sinsice ilerlediği için gözün sinsi hırsızı olarak adlandırılan glokomun erken teşhisi büyük önem taşıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hanefi Çakır, şunları söyledi: “Bu hastalık özellikle 40 yaşından sonra sinsice, hiçbir belirti vermeden ilerliyor. Retina ve görme sinirinde hasara neden olan glokom hakkında bilinmesi gereken en önemli bilgi, hasarın geri döndürülemeyeceğidir. Teşhis konulduktan sonra mevcut yeteneğinizi ve görüş alanınızı korumak tedavinin tek amacıdır. Glokomdan değil, takip eksikliğinden korkulmalıdır. Glokom önlenebilir bir hastalık değil ancak lokal ve sistemik ilaçlarla ya da ameliyatla durdurulabilir” dedi. Glokom hastalığına dikkat çekmek amacıyla her yıl 12 Mart Dünya Glokom Günü, 8-14 Mart tarihleri arasında da Dünya Glokom Haftası kutlanıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Kronik, ilerleyici optik nöropati, görmede azalma veya kayıpla seyreder. Profesör. Hanefi Çakır, şunları söyledi: “Glokom, göz içi basıncının artması ve optik sinire kan akışının yetersiz olması nedeniyle meydana geldiği düşünülen, optik sinir başındaki ganglion hücrelerinin aksonunun hasar görmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. optik sinir. Ayrıca retina ganglion hücrelerinin dejenerasyonu ve ölümü ile karakterize, görme alanının daralması ve merkezi görmenin azalması veya görme kaybı ile sonuçlanan bir hastalıktır. “Glokom multifaktöriyel, ilerleyici, kronik nörodejeneratif bir optik nöropatidir” dedi. Sorun sadece yüksek göz tansiyonu değil: Prof., göz içi basıncının (GİB) 10 ile 21 mm Hg arasında olmasının normal kabul edildiğini kaydetti. Hanefi Çakır, şunları söyledi: “Ancak glokom büyük oranda göz içi basıncının artmasıyla tanımlansa da ‘Glokom sadece göz içi basıncının artması anlamına gelmez’ tanımı önemlidir. Göz içi basıncı normal ve glokomlu olgulara normotansif glokom, düşük göz içi basıncı ve glokomlu olgulara ise düşük basınçlı glokom adı verilmektedir. “Bazen göz içi basıncı 21’in üzerinde olsa bile görme alanı kaybı veya semptomu olmayan vakalara oküler hipertansiyon adı verilir ve tedavisiz takip edilmelidir” diye konuştu. Belirtiler glokomun türüne göre değişir. Glokomun türüne göre farklı belirti ve bozuklukların görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Hanefi Çakır, şunları söyledi: “Glokom sinsi bir hastalıktır. Bu nedenle halk arasında kanalizasyon hastalığı olarak da bilinir. Glokom, türüne bağlı olarak farklı belirtiler ve bozukluklar gösterir. Kronik basit tip glokomda diğer göz hastalıklarından farklı olarak son aşamaya kadar merkezi görme çok fazla bozulmaz. Diğer gözü normal olduğundan hasta giderek daralan görme alanının kaybını fark etmez. Glokom, son evresine ulaşana kadar herhangi bir belirtiye yol açmadığı için “sinsi görme hırsızı” olarak da anılıyor. GİB 20 ila 30 mmHg arasında olduğunda hastalar hiçbir şey hissetmezler. Hastalık ilerledikçe “eskisi kadar rahat hissetmiyorum” şikayeti ortaya çıkıyor ve tanı testler ile konuluyor. GİB’si 30’un üzerinde olan hastalarda bulanık ve sisli görme, baş ağrısı ve göz ağrısı, gözlerde dolgunluk ve yorgunluk hissi, ışıkların etrafında haleler görülebilir. Farklı bir tablo olan akut açı kapanması glokomunda ani görme kaybı, bulantı, kusma ve şiddetli ağrı görülür. “Herhangi bir hastalığa eşlik eden glokom, genellikle ciddi hasar gelişmeden önce testler sırasında teşhis edilebilir” dedi. Glokom çeşitli nedenlerle gelişebilir. Glokomun ortaya çıkma nedenlerine değinen Prof. Dr. Hanefi Çakır, şunları söyledi: “Glokom, doğuştan ve gelişimsel faktörlere bağlı olarak gelişebildiği gibi, göz travması, iltihaplanma, endokrin ilaç kullanımı gibi patolojilere ikincil olarak ve yaşamın herhangi bir döneminde de görülebilmektedir. ” Glokomda risk faktörlerinin farklı gruplarda değerlendirilebileceğini vurgulayan Prof. Hanefi Çakır, kalp-damar sistemi hastalıkları, kan basıncı düzensizlikleri (hipertansiyon ve hipotansiyon), Raynaud sendromu ve solunum bozuklukları gibi damarsal risk faktörlerinin görmenin azalmasına ve görme alanının daralmasına neden olabileceğini söyledi. Gözle ilgili risk faktörlerine değinen Prof. Dr. Hanefi Çakır, şunları söyledi: “Yüksek göz içi basıncı halen glokomun en önemli temel risk faktörü ve en iyi belirleyicisidir ve tedavi edilebilir tek risk faktörüdür. Merkezi kornea kalınlığı ve miyopi diğer faktörlerdir. Miyopi ve açık ağrılı glokom riski normal insanlara göre 2-3 kat daha fazladır. Miyopi ve glokomda da benzer bağ dokusu değişiklikleri vardır. Hipermetropta açı kapanması ve akut glokom krizi riski normal insanlara göre daha fazladır. “Cup-disk oranının arttığı ve asimetrik çukurlaşmanın olduğu gözlerde risk yüksektir” diye açıkladı ve 40 yaşından sonra %2 oranında bulundu. , prof. Hanefi Çakır, şöyle konuştu: “Genç yaşta risk neredeyse yokken, bu oran 40 yaşından sonra yüzde 2, 70 yaşından sonra ise 7 kat artıyor. Beyazlarda risk %1-2 iken siyahlarda bu oran %4,8-8’dir. Aile geçmişi ile genetik arasında da bir ilişki vardır. Etkinliği %13’tür. 40 yaş sonrasında glokom görülme riski %2 iken aile öyküsü olanlarda bu oran %10’a kadar çıkmaktadır. “Tiroid ve diyabet gibi endokrin faktörlerin yanı sıra menopoz ve kortikosteroid kullanımı da glokom riskini artırıyor” uyarısında bulundu. Glokomdan değil, takip eksikliğinden korkulmalıdır. Glokomda erken teşhisin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Hanefi Çakır, şunları söyledi: “Genç-yaşlı her hastanın rutin muayenesinde göz içi basıncı, hastanın görüşü, ön kamaranın genişliği, ön gözün durumu gibi parametreler göz önünde bulundurulur. Odacık açısı, merceğin şişkin olup olmadığı, optik diskin yapısı, çukurluk/disk oranı değerlendirilip not edilmelidir.Şüpheli durumlarda GİB farklı cihazlarla ölçülüp not edilmelidir.Optik koherens topmografi yapılmalıdır. Optik sinir başının analiz edildiği (OCT) analizi yapılır.Şüpheli durumlarda retina kalınlık analizörü (RTA) veya Heidelberg retina tomografisi (HRT) yapılması, iki taraflı görme alanı ve hastanın düzenli aralıklarla takip edilmesi ve tetkiklerin yenilenmesi gerekir. İlerleme olup olmadığının tespiti için. Glokomdan değil, takip eksikliğinden korkulmalıdır. Glokom önlenebilir değildir ancak lokal/sistemik ilaçlarla veya ameliyatla durdurulabilir” dedi. glokomda. Hanefi Çakır, ilaçların etkili olmadığı veya yetersiz kaldığı durumlarda glokomun türüne ve hastanın yapısına göre farklı lazer uygulamalarının kullanılabileceğini söyledi. Hasarı en aza indirmek için kontrol şarttır. Glokomla mücadelede erken tanı ve takibin önemine vurgu yapan Prof. 40 yaşına gelindiğinde bu görme büyük ölçüde geri döndürülemez bir aşamada fark edilir. Glokom hakkında bilinmesi gereken en önemli bilgi, oluşan hasarın hiçbir zaman geri döndürülemeyeceğidir. Teşhis konulduktan sonra mevcut yeteneğinizi ve görüş alanınızı korumak tedavinin tek amacıdır. Katarakta göre en büyük fark budur. Bunu önlemenin en önemli adımı 40 yaşından sonra her yıl kontrole gitmek ve toplumu bilinçlendirme kampanyaları düzenlemektir. Türk Oftalmoloji Derneği bu konu üzerinde aktif olarak çalışmaktadır. Bu araştırma ve taramalarda sadece halkın göz içi basıncına bakılarak glokom tanısı konulamamaktadır. Glokom sadece göz içi basıncının artması anlamına gelmez. Artan göz içi basıncı glokom için yalnızca bir risk faktörüdür. Bu nedenle tarama sırasında uzman hekimler tarafından detaylı muayene yapılması hastalığın gözden kaçırılmamasının anahtarıdır” dedi. Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–