Rusya’dan gelen artan tehdit ve ABD’nin NATO’dan ayrılma olasılığı, Avrupa’nın güvenlik duruşunun radikal bir şekilde yeniden değerlendirilmesine yol açıyor.
Almanya Maliye Bakanı ve Hür Demokrat Parti lideri Christian Lindner, bu yılki ABD başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması durumunda İngiltere ve Fransa’nın Avrupa’nın nükleer kalkanında daha büyük rol oynayabileceğini ve bu fikrin Avrupa’da önemli bir dönüm noktasını temsil edeceğini söyledi. kıtanın savunma stratejisinin bir dönüm noktası olacağını öne sürüyor.
Bakan Lindner, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yayınlanan makalesinde, Fransa ve İngiltere’nin stratejik nükleer güçlerinin zaten ittifakın güvenliğine katkı sağladığını belirtti.
Lindner şunları söyledi: “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron çeşitli işbirliği önerileri sundu. Donald Trump’ın son açıklamalarını, Avrupa’nın güvenliğinin bu unsurunu NATO himayesinde yeniden düşünmeye davet olarak yorumlamalıyız.” o yazdı.
Lindner’ın tezi, Trump’ın esas itibarıyla ittifakın asgari savunma harcaması eşiğini karşılamayan NATO ülkelerini terk edeceği ve hatta Rusya’ya bu ülkelere saldırması için “yeşil ışık” yakacağı yönünde. konuşmasından Kısa bir süre sonra geldi.
Yeni bir Alman doktrini
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, Alman savunma doktrininde büyük bir değişikliğe yol açtı. Bu doktrin Ukrayna ordusuna uygulandı mühimmat ve askeri donanım emin olmak için beklenenden daha iddialı Büyük çabalarla hayata geçmeye başladı.
Lindner, Almanya’nın yeni güvenlik doktrinine geçmesinin iki yıl sürdüğünü söyledi.
“Doğu-Batı çatışmasının sona ermesinin ardından, güvenlik politikası kararlarının Almanya’nın güvenliğinin, istikrarının ve refahının temelini oluşturduğu dönemin geri dönülemez bir şekilde sona erdiği giderek daha açık hale geliyor.” Lindner, “Bizim için açık olan bir şey var: Son 30 yılın güvenlik politikasına geri dönüş olmayacak.” dedi. o yazdı.
Savunma Bakanı Boris Pistorius, son haftalarda Alman ordusunun onlarca yıllık askeri doktrinini terk etmesi ve kendisini çok taraflı barışı korumaya katkıda bulunmaya hazır bir savunma gücünden savaşa hazır bir güce dönüştürmesi gerektiğini söyledi. O çağırdı.
Ayrıca Rusya’nın önümüzdeki beş yıl içinde en az bir NATO ülkesine saldırabileceği konusunda da uyardı. Bu uyarı, önümüzdeki iki yıl içinde Rusya’nın Avrupa’da topyekün bir savaş başlatması senaryosunun ana hatlarını çizen Alman “tatbikat senaryosu” ile örtüşüyor.
Basına sızdırılan bu plan, Rusya’nın bir veya daha fazla Baltık ülkesine saldırmak için Belarus’ta asker toplaması ve NATO’yu 2025 yılı başlarında Doğu Avrupa’ya 300 bine kadar üyeden oluşan kuvvet konuşlandırmaya zorlaması durumunda olası senaryoları öngörüyor.
İngiltere ve Fransa’nın nükleer caydırıcılık yaklaşımı
Britanya ve Fransa nükleer caydırıcılıklarını onlarca yıldır sürdürüyorlar, ancak bunların konuşlandırılması ve kullanılması konusunda farklı yaklaşımları var.
Örneğin Birleşik Krallık’ın Trident sistemi yalnızca deniz tabanlıdır ve dört nükleer silahlı deniz denizaltısından oluşan bir filodan oluşur. Bu denizaltıların her biri herhangi bir zamanda konuşlandırılabilir.
Denizaltının taşıdığı uzun menzilli füzeler ancak başbakanın emriyle fırlatılabiliyor. Bu emirler denizaltında taşınan bir mektupta yer alıyor ve mektubun mürettebat tarafından ancak İngiltere’nin feci bir saldırıya maruz kalması durumunda açılması amaçlanıyor.
“Caydırıcılık Gücü” adı verilen bir hava ve denizaltı gücüne sahip olan Fransa, dünyanın üçüncü büyük nükleer savaş başlığı cephaneliğine sahip. Ancak Silah Kontrol Derneği’ne göre karar alma süreci, ülkenin fırlatma protokolüne göre birkaç gün sürebilir.
